SAÇLARIN HER HALİ
Saçlarımız başımızın tacı, güzelliğin simgesi, psikolojinin dile gelmiş bir yansımasıdır.
Bakımlı ve sağlıklı saçlar da kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan en önemli etkenlerden biridir.
Tarih boyu ve tüm kültürlerde saç, hem kim olduğumuzla ilgili bir vitrin olmuş hem de ötekiyle etkileşimimize aracılık etmiştir.
İçine doğduğumuz en küçük sosyal grup olan “aile”den, makro düzeye geçildiğinde -her dönemde- saçlar toplumla, toplumsal kurallarla/trendlerle ilişkimizi, politik ve cinsel yönelimlerimizi de ifade etmeye aracı olmuştur.
Uzun saçın kadına özgü olduğu toplumsal yargıya karşılık saçını kısa kesen kadınların, erkeklerin kısa saçlı olması gerektiğine dair toplumsal algıya karşılık saçını uzatan erkeklerin içinde bulundukları sosyal sistemde bireysel direnişlerini ve bağımsızlıklarını saçları ile ifade ettiklerini söylemek yanlış olmaz.
80’lerde Almanya’ya göçen kadınların, ekonomik gereksinimlerle uzun saçlarını kesip satmaları yaşadıkları göç ile kendi kültürlerinden uzaklaşmalarının, farklı bir çalışma hayatına geçişlerinin, geçmişten- ait oldukları topraklardan koparak yeni bir ekosisteme adapte olma çabalarının, yaşamakta oldukları değişimin de beden imajlarına yansımasıdır.
Beyazlaşan saçları gizleyip göstermemeye çalışmak çok eski çağlardan kalan bir alışkanlıktır. Beyazları gizlemek amacı ile boyayıp kapatmak ise en bilinen yoludur.
Eski Mısırlılar ve Antik Yunanlılar zamanında insanların saç kestirip biçimlendirme ve peruk kullanmaları gibi saç boyama gelenekleri de vardı.
Geçtiğimiz yüzyılda saç boyamada kullanılan ilk boya maddesi, kuşun sülfat olmuştur. Sirkenin içine batırılan kurşun, tarakla saçlar tarandığında bu iki maddenin birleşmesi ile meydana gelen tuz tabakası, saçları az-çok belirli şekilde renklendirmekte idi.
Daha sonra gümüş nitrat, amonyum sülfat tesiri ile saçlar boyanmaktaydı.
Sonraları kına ve madeni tuzlarla yapılan boyaların denemesi yapıldı ve geçen zamanla birlikte bu uygulamanın da başarılı olmadığı görüldü.
1860 yılında, Hoffman adında bir kimyager tarafından "Parafelinen Diyatnin" adı ile saça renk verici bir madde bulunmuş ve 1883 yılına kadar bu madde saç boyamada kullanılmıştır. Bu konudaki araştırmalar bir yandan devam ederken 1900 yılları başında Avrupa'da kuaförlerin kullandıkları saç boyaları “metal” boyalardı.
1950'li yıllara kadar Türkiye'de metal ve taş boyalar ile kına, rastık gibi bitkisel maddeler saç boyamada kullanılırdı. Avrupa'da geliştirilip kullanılmakta olan saç boyaları 1950'den sonra patenti alınarak Türkiye'de de üretilerek kullanılmaya başlanmıştır.
Kimimiz renk konusunda tutucu, kimimiz ise ruhsal durumumuza göre saç rengimizi olabildiğince değiştirmekten hoşlanırız.
Saçlarımızın rengi, şekli ile oynamak ve akları saymak hayatımızın değişmez alışkanlıklarındandır.
Çünkü saçlarımız, dış dünya ile ilişkimizde bizimle ilgili çok şey anlatan bir parçamız, ruh halimizin bir yansımasıdır.
En büyük hayalimiz en az hasar ile sevdiğimiz saç rengine sahip olmaktır ve bu da ne yazık ki uygulanan yıpratıcı işlemlerden dolayı pek de mümkün görünmüyor.
İşte tam da burada, bitkisel boyalar devreye giriyor.
Bitkisel saç boyaları, bilinen en eski boyalardı ve günümüzde ise amonyak, paraben, resorsinol ve sülfat gibi zararlı maddeler içermeyen doğal boyalar ile kendimiz de sağlıklı bir şekilde hayal ettiğimiz renge sahip olabiliyoruz.
Unutulmamalıdır ki saç, yaşayan bir organizma değildir ve içeriğindeki maddeler kaybedildiğinde ne yazık ki geri dönüşü mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle de saçtaki pH değerini korumak, ancak bitkisel boyalarla mümkün olmaktadır.
Bitkilerin saç üzerindeki olumlu etkileri ile kısaca bilgi vermek gerekirse;
Badem : Saç derisindeki tahrişi önler
Buğday : Esneklik ve dayanıklılık sağlar
Hindistan Cevizi : Parlaklık ve esneklik verir
Mısır : Uzun ömürlü ve solmayan renkler sağlamakta etkilidir
Muz : Boyaya hoş bir aroma vermektedir
Portakal ve Greyfurt : C ve E vitaminleri içerir
Soya Fasulyesi : Hissedilir bir yumuşaklık sağlar
Sözü edilen olumlu etkileri organik saç boyalarında bulmak mümkündür.
ONC NaturalColors etiketi altında satılan saç boyalarında ise bu doğallığı ve sağlığı yakalamak mümkündür.
Değerli şair Özdemir Asaf’ın dediği gibi:
“Bilmiyorum ne vardı saçlarında
Rüzgar mı delice eserdi
Gözlerim mi öyle görürdü yoksa
Saçlarının her hali hoşuma giderdi”
Sizlerin saçlarınızın her halinin hoş olması dileği ile…